RİZE YAYLALARI
Rize yaylalarını gezdum, gördum, sendagez diye yazdum.
LİKYA YOLU YÜRÜYÜŞÜ
Likya Yolu yürüyüşümü buradan okuyabilirsiniz.
BATI KARADENİZ'İ GÖRÜN
Batı Karadeniz'de Kelebeğin rüyasına yolculuk başlıyor.
Site Haritası
Takvim

TAEKWON-DO BABASINI KAYBETTİ

Spor adamı, mert ve yiğit insan, Türkiye'de Taekwon-do'nun gelişimini sağlayan İsmet Iraz vefat etti. Iraz'ın kendi ağzından yaşam öyküsü..

Taekwon-do'da yetiştirdiği sporcularla ülkemize yüzlerce madalya kazandıran, bu sporu ülkemizde geliştiren ve hepimize sevdiren İsmet Iraz, yaşamını yitirdi.

Ankara'nın kenar mahallesi sayılan Atıfbey'de doğan ve geçliğinde kavgacı yapısıyla ön plana çıkan İsmet Iraz, izlediği filmlerin etkisi ile uzak doğu sporlarına merak saldı. Kore ve Japonya'ya giderek bu sporlarla ilgili teknik bilgi alan İsmet Iraz, yeni yeni yayılmaya başlayan Taekwon-do'nun Türkiye'deki öncüsü oldu. Federasyon Başkanlığı, antrenörlük ve teknik komite başkanlığı yaptı.



Ankara'da milli takımın çalışma salonuna onun adı veridi. Bu arada sert fiziği ile gösteri dünyasına da katılıp, üzerinden araba geçirmek gibi sansasyonel haberlere imza attı.
En yakın dostlarını gazetecilerden seçen İsmet Iraz, 
uzun süredir tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi'nde bu sabah 08.55'te hayatını kaybetti. Iraz için yarın saat 10.00'da Ankara 19 Mayıs Spor Tesisleri içinde bulunan İsmet Iraz Spor Salonu önünde anma töreni düzenlenecek.İsmet Iraz, öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karşıyaka'da bulunan aile mezarlığına defnedilecek.

KENDİ AĞZINDAN YAŞAMI

İsmet Iraz, geçen sene yaptığı açıklamada, kendisine devlet sporcusu ünvanı verilmesi gerektiğini söylemiş ve spor yaşamını kendi ağzından şöyle özetlemişti.

“Bunca emeğin ve çabanın görülmemesine isyan ediyorum. Türkiye’ye tekvandoyu getiren benim. Bu branşın; tanınması, gelişmesi ve sevilmesi için, ‘Aslan ile bile boğuşurum’ diyen benim. Federasyon kurulması için çaba harcayan, bunun hayata geçirilmesini sağlayan ve 6 ay süre ile de başkanlık koltuğuna ilk oturan benim. (6 ay sonra salona inmeliyim) şartı koyan da benim. 1973 yılında Dublin’de yapılan Dünya Şampiyonası’nda altın madalya kazandım. Zor şartlarda, salonların kapatıldığı dönemlerde bu sporu yaptım ve insanlara tanıtmaya çalıştım. Milli takım Teknik Direktörü olarak, 20 yılı aşkın süre görev aldım. Benim başında olduğum takımlar, 4 kez Avrupa Şampiyonluğu kazandı. Ankara ve Danimarka’daki Avrupa Şampiyonalarında aldığımız toplam madalya sayısı ve kürsünün, bir ve ikinci basamağına çıktığımız turnuvalar, unutulmaz başarılar olarak spor tarihimizdeki yerini almıştır. O dönemlerde, gittiğimiz her uluslararası turnuvadan madalyaları toplayıp dönerdik.

Kazandığımız altın madalyaların sayısı o kadar çoktu ki, gazetelerde tekvandonun başarısı sürekli manşetlere taşınırdı. Dünya Şampiyonalarından ve tekvandonun gösteri sporu olarak yer aldığı 1988 Seul Olimpiyatları’ndan da madalyalar çıkardık. Seul’de 2 gümüş bir bronz ile ikinci olduk. Bu takımları, kim çalıştırdı, 20 yılı aşkın sürede katıldığımız uluslararası organizasyonlara milli takımları kim götürdü, bu takımların başında kim vardı. Bilmiyorlarsa söyleyeyim. İsmet Iraz olarak ben vardım. Geçmiş dönemlerde milli takımlara az harcırah verilirdi. Turnuva giderlerinin büyük kısmını kendi cebimden karşılardım. Sporculara ekonomik olarak yardımlarda bulunurdum. Yetiştirdiğim yüzlerce sporcu, madalya kazanan yüzlerce yıldız var. Benim bu branş için yaptıklarımı öğrenmek için, bilgisayar başına oturup, internete İsmet Iraz yazsınlar yeter. Devlet sporcusu unvanını almam için yaptıklarımı ispatlamama gerek yok.

Tekvandonun uluslararası ilk 6 hakeminden biri bendim. Uluslararası Tekvando Federasyonu’nun Teknik Kurul üyeliği görevinde bulundum. Eğer, Ankara’da adımı taşıyan bir spor salonu varsa ve adıma uluslararası bir turnuva düzenleniyorsa, bu tekvandoda elde ettiğim başarıların ve bu branşa yaptığım hizmetlerin karşılığında olmuştur. Tüm bunlar, teşkilat ve federasyon kayıtlarında yer almıyorsa, insanların kalbinde, yüreğinde ve hafızasında da mı yer almıyor. Herhalde, benden ağzımla kuş tutmamı istiyorlar. Onu da yaparım ama bu kez de Zümrüd’ü Anka kuşunu getirmemi isterler. Türkiye’de olsa getiririm ancak bu mübarek kuş da Himalayalar’da yaşıyor. Ben, derdimi anlatmaya çalışıyor ve yetkililerden daha duyarlı olmalarını istiyorum.”




821 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam29
Toplam Ziyaret187178
Hava Durumu
Bu Web Sitesi Desteği