RİZE YAYLALARI
Rize yaylalarını gezdum, gördum, sendagez diye yazdum.
LİKYA YOLU YÜRÜYÜŞÜ
Likya Yolu yürüyüşümü buradan okuyabilirsiniz.
BATI KARADENİZ'İ GÖRÜN
Batı Karadeniz'de Kelebeğin rüyasına yolculuk başlıyor.
Site Haritası
Takvim

- TOKAT BALLICA MAĞARASI

Tokat'ın Pazar ilçesine bağlı olan Ballıca, Tokat'tan 37 km uzakta. Gelişi de düşünecek olursam toplam 75 km lik bir yol bekliyordu beni. Fakat, tabii ki harita üzerinde Pazar ilçesinin girişinden mağaraya kadar olan 11 km'lik yolun deli gibi bir yokuş olduğu hiç anlaşılmıyordu. Bisiklet olayında da bu çok sık başıma gelir. Bütün yolları düz sanırım. Gezi boyunca duble yolda pedal çevirmenin konforunu yaşadım. Duble yolları emniyet şeridi olduğu için tercih ediyorum. Bazen, duble yollardan önce kullanılan eski yollarda da sürdüğüm oluyor. Fakat, bisikletle inanılmaz tehlikeli! Yol boyu Yeşilırmak'ın suladığı Tokat ve çevresinin bereketli topraklarında yetişen envai çeşit meyvelerden yedim. Elma, erik, kiraz ve vişneyi tercih ettim. Fakat, doğrusunu söylemek gerekirse yedikten sonra karnım ağrıyacak diye de çok korktum. Bu yolda arabasıyla 140 km hızla gidenler ne yazık ki yol üzerindeki bu nimetlerden faydalanamıyorlar​. Bisikletin hızı ile algılarımın hızı birbiriyle tam uyumlu olduğu için bisiklet her zaman ilk tercihimdir. Motorcularla bunu konuşmuşluğumuz vardır. Bisikletçiler gidecekleri yere varana kadar yol boyu her şeyin tadını çıkarırlar. Onlar için yolun kendisi bir hedef, bir maceradır. Motorcular ise genelde grupla hareket ederler ve onlar için hedef varacakları yerdir. Hızlı hızlı gider motorcular, çokça muhabbet etmek için.
Pazar ilçesinden sonra yokuşu görünce suratım asıldı. O sıcakta çekilecek gibi değildi! İstisnasız yokuşu çıkarken tum arabalar bana korna çaldı. Bunu "helal olsun sana" şeklinde algıladım. Belki de bazıları " manyak mısın sen?" demek istemiş de olabilir. Mağara inanılmaz güzeldi. Oluşumların çeşitliliği açısından dünyada önde gelen mağaralardanmış. Benim için Ballıca mağarasının farklılıklarından biri de gezerken pek farkında olmadan 80 metre aşağı inmiş olmamız oldu.




Bu mağarada sarkıt ve dikitlerin ters yönlerde oluşumlarını sürdürürken bazen birleşip sütunlar oluşturduğunu rehber söylemeseydi asla akıl edemezdim. Tabii ki bu birleşme milyonlarca yıldan sonra gerçekleşiyor.



Sarkıtlardan damlayan sular yerde dikitleri oluşturuyor ve sonra da birleşip sütun oluyorlar. İnanılmaz! Akla ziyan! Mağara içindeki yürüyüş yolunun oldukça aşağısındaki bir çukura dolan suyun üzerinde yüzen pet şişeyi görünce hançer yemiş gibi oldum. Ölseydim de görmeseydim gibi bir şey geçti içimden. Bildiğim bütün küfürleri ettim! Mağaradan çıkınca hiç beklenmedik bir şekilde yağmurla karşılaştım. Hem de ne yağmur! Kafede oturup harika bir görsellik içinde çayımı yudumlayarak yağmuru seyretmeye koyuldum. Dördüncü bardak çayımı bitirdigimde yagmur sadece hafiflemişti. Durmasını beklemek istemedim. Yağmurluğumu giydim ve çıkarken canıma okuyan yokuşu inmeye başladım. İnişimi hayal etmenizi istiyorum. Yağmur, rüzgar ve koyvermişlik! Tam 11 km! Bir buçuk saatte çıktığım yokuşu sadece on beş dakikada indim. İnişle birlikte bütün ruhum da arınmıştı. Bu arada hava kararmıştı. Karanlıkta kafamda cirit atan korkularla pedal çeviriyordum. Yavaş yavaş şehir ışıklarının belirmesiyle pedalları daha bir canlı, daha bir istekle çevirmeye başladım. Yol boyu karavana varınca ne pişirsem diye düşünüp durmuştum. Fakat, varınca kendimi aç aç yatağa girerken buldum. Umarım bu yazıyı eşim okumaz. Buralara gelmeden bir hafta önce yaptığım kampta odun toplarken ayağıma kütük düşmüş ve ciddi bir sakatlık geçirmiştim. Bisiklete çok kontrollü bineceğime dair söz vermiştim. Ne yazık ki sözümü tutamadım. Kilometreye baktım. Bugün tam 83 kilometre yol gitmişim. 


Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam91
Toplam Ziyaret184135
Hava Durumu
Bu Web Sitesi Desteği